Astrolojide yaşanan gökyüzü olaylarında bize önemli vurgular yapan detayların başında sabit yıldızlar geliyor. Sabit yıldızlar içerisinde ise lanetiyle ün salmış bir yıldız var ki o da Algol yıldızıdır. Algol yıldızı dünya astrolojisinde şiddet dolu olaylarla, vahşetlerle, ırkçılıkla, darbelerle, ölüm cezalarıyla, insana zarar ve acı veren gelişmelerle ilgilidir. Bireysel haritalarda ise dişil enerjinin yüksek tutku ve ihtiras ile birleşimini anlatır ki bu yapıcı da olabilir yıkıcı da olabilir. Agollü kişiler aşırı hırs, yüksek başarı isteği ve sahnede olma gayesi gösterir. Bu yönüyle otorite sahibi olma, bir alanda yarattıklarıyla kendini gösterme gibi avantajlar sağlayabiliyor. Negatif yönünde ise güzelliğin ve dişiliğin bir trajediye dönüşmesini, fanatik ve acımasız olayların içinde kalmayı anlatabiliyor.
JÜPİTER İKİZLER ARGE ÇALIŞMASI
26 mayıs pazar günü Jüpiter İkizler burcuna geçiş yapacak. Bu transiti sizlere anlatmadan önce geçtiğimiz yüz yıllık periyotta Jüpiter İkizler dönemlerinde nelerin yaşandığına dair araştırmalar yapmak istedim. Jüpiter bireysel astrolojide şansı, fırsatı, gelişimi, bolluğu, bereketi arttırıyor olsa da dünya astrolojisinde orduları ve inanç çatışmalarını temsil ettiği için Jüpiter İkizler transiti dünya olayları açısından zorlu dönemleri gösterir. Çünkü Jüpiter İkizlerde sürgündedir ve bir ordunun sürgünde olması demek savaşa gitmesi demektir; bir inancın sürgünde olması demek haçlı seferlerinde olduğu gibi inanç için savaşmak demektir. Jüpiter dini liderleri gösterdiği için dine dayalı yönetimlerin olduğu ülkelerde Jüpiter İkizler geçişleri lider değişimi doğuracaktır. Ayrıca Jüpiter bizlerin farklı görüşlere ve ırklara yaklaşımlarımızı da gösterir. Jüpiterin sürgünde olacağı bu dönemde Plüton da Kovada olacağı için ırkçılık dünya gündeminde ara ara yer bulabilir. İletişim ve telekomünikasyon alanında gelişmeler de bu transitin bir diğer başlığı olacaktır. Şimdi gelin eski Jüpiter İkizler dönemlerinde bu başlıklarda yaşanna olaylarına beraber bakalım:
1941 Haziran-1942 Haziran: İkinci dünya savaşının en kızgın zamanlarıdır. O dönemde Japonya’nın Pearl Harbor saldırısı sonucu Abd İkinci Dünya Savaşına resmi olarak katılmış böylece savaşın sınırları genişlemiştir. Aynı dönemdeYahudilere karşı soykırım politikası geniş ve sert olarak uygulanmıştır.
1953 Haziran-1954 Haziran: Sovyetler Birliği lideri ölmüş ve Sovyetler için Stalin sonrası dönem başlamıştır. İran’da da dönemin başbakanı darbe ile indirilmiş ve lider değişmiştir. Brown v. Eğitim Davası ile Abd’de eğitimde ırkçılığın anayasaya aykırı olduğuna karar verildi.
1965 Nisan-1966 Nisan: Vietnam Savaşında Abd birlikteleri Veitnama bu dönemde ayak basmışır ve savaş büyüyerek alevlenmiştir. Endonezya’da kominist partilere yasak geldi ve bu isyanlara yol açtı. Sovyetler tarafından inşa edilen Mirs uzay istasyonu fırlatıldı.
1976 Ağustos-1977 Ağustos: Voyager 2 uzay aracı Jüpiter’den geçerek gezegenleri incelemeye başladı. İlk kişisel bilgisayar Apple II piyasaya sürüldü.
1988 Temmuz-1989 Temmuz: Abd Panama liderini devirmek için Panama’yı işgal etti. Çinde binlerce öğrencinin zarar gördüğü Tiananmen olayı yaşandı. İlk masaüstü yayıncılık programı ve ilk ticari antivirüs programları piyasaya sürüldü.
2000 Haziran-2001 Haziran: Wikipedia’nın Kurulması ve İlk kamera telefonunun piyasaya sürülmesi
2013 Haziran-2014 Haziran: Türkiye’de gezi parkı olayları yaşandı. Mısırda darbe oldu. Rusya Kırım’ı ilhak etti. Amazon ilk akıllı telefonunu çıkardı. WhatsApın satışı yaşandı.
ASTROLOJİYE DAİR SALDIRILARA YÖNELİK
Son zamanlarda çok fazla gördüğüm (ve Plüton Kova transiti nedeniyle beni hiç şaşırtmayan bir konu olarak) astrologlara karşı var olan yersiz bir saldırı temasına dair sizlerle konuşmak istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki astroloji gökyüzündeki semboller ile yeryüzündeki olaylar arasında eşzamanlılık prensibine dayalı yorumlar yaptığımız bir alandır. Bu alan istatistikle ve geri görüyle birikerek gelişir. Örneğin Boğadaki Jüpiter Uranüs kavuşumunu anlamak için bu kavuşumun geçmişte yaşandığı tarihlere giderek geri görü yaparak. O tarihteki olaylar içerisinden Jüpiter-Uranüs kavuşumu semboliğine uygun olanları not ederek istatistik tutarım. Ardından bugünün gündemlerini takip ederek semboliğin bugün nasıl tesir edebileceğine dair yorumlar yaparak. Yani sistem basit ve nettir: geri görü yap, istatistik tut ve bunlara göre semboliğin güncel olasılıklarını dile getir. Kısaca şöyle hissettim, içime böyle doğdu, bana göre öyle olacak gibi şeyler yapmıyoruz. Astrolojinin çalışma prensibinden sonra değinmek istediğim diğer konu olay-yer-zaman üçlüsünün anlaşılmıyor olması. Astrolojik öngörülerde olay, olayın yeri ve olayın zamanı belirtilir. Okuyucuların bunu bir bütün olarak düşünmesi gerekir. Buna vurgu yapıyorum çünkü son zamanlarda şu ithamlarla karşılaşıyorun; e işte astrologlar sürekli bir olay yazıyor ama Türkiye’de öyle olaylar olmuyor vs. Evet olmuyor çünkü dünya Türkiye’den ibaret değil arkadaşlar ama gökyüzü tüm dünyaya ait, sadece bize değil. Bizler bir öngörü yaparken jeodezi ve astrokartografi tekniklerini harmanlayarak o öngörünün mekanını da yazıyoruz. Mesela Jüpiter-Uranüs kavuşumu bilhassa Rusya ve Ortadoğu için önemli, mesela 19 Nisan tutulması bilhassa Amerika için önemli gibi gibi. Bizlerin yazdığı her olay elbetteki sizlerin yakın çevresinde veya ülkemizde, Türkiye’de gündem olmayacak çünkü her olayın mekanı kendine özgüdür ve tekrardan belirtmek isterim ki gökyüzü tüm dünyaya ait ve dünya bu coğrafyadan olmuşmuyor. Sizler yazdığımız mekan bilgilerini es geçerek yazılarımızı okursanız sürekli çevrenizde, Türkiyede bir şey olacak sanarak astrolojiyi bir korku mekanizması sanarsınız lakin mekan analizlerimize dikkat ederseniz bunun böyle olmadığını görürsünüz. Mesela evet sonbaharda Türkiye’de önemli olaylar olmadı ama bir bakın Filistin-İsrail hattında neler oldu ya da evet bu ay ülkemizde büyük gündemler yok ama bir bakın bakalım İran’da neler oluyor. Kısacası astroloji semboliği evrensel ve tüm dünyaya ait, bizlerin her yazdığı bu coğrafya için değil, zaten mekan bilgisi de ekliyoruz yazılarımıza. Lütfen bunlara dikkat ederek okuyun bizleri sevgiler. (Not: Plütonun Kovadaki bir önceki transiti astroloji tarihinde kopukluk olan, dünyada astrolojinin esamesinin okunmadığı dönemlere denk geliyor maalesef. Bu yüzden Plüton Kova döneminde bunlarla çokça savaşmamız gerekecek sevgili meslektaşlarım, ben de dönemin başında bu duruma değinmek istedim)
AY TUTULMALARI NEDİR, NASIL GEÇER?
Ay tutulması teknik olarak Güneş-Ay-Dünya üçlüsünün ekseninde, Dünyanın Ay ile Güneş arasına girerek Güneşin Aya ışığını iletmesini kapattığı bir gökyüzü fenomenidir. Güneşten aldığı ışığı kaybeden Ay tutulma boyunca karanlıkta kalır. Bu karanlık kalma haline de tutulma denir. Peki astrolojik olarak neleri ifade eder? Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bizim gibiler yani halktan olanlar için Ay tutulmaları Güneş tutulmalarından daha önemlidir çünkü Güneş kralı Ay halkı ifade eder ve Ay tutulmalarında halkın yaşantısını etkileyen olaylar daha çok görülür. Teknik olarak ise Ay tutulmaları zodyakta dönemin ay düğümlerine ortalama 18 drc yakınlıkta gerçekleşen dolunaydır diyebiliriz. Etki olarak ise çok çok önemlidir. Ay tutulmaları döneminde uzun bir zamandır (aylardır hatta bazen yıllardır) devam eden konuların netice getirdiğini, sonlandığını görürüz. Bu yönden ay tutulmaları bizler için fazlasıyla önemli olan konuların neticeye vardığı, uzun süredir devam eden gelişmelerin tamamlanarak bir sonuca ulaştığı zamanlardır. Örneğin önümüzdeki ay tutulmasında birçok dava, ortaklık, evlilik, dostluk sonlanacak veya boyut değiştirecek. Bir diğer açıdan ise Ay tutulması dönemleri psikolojik olarak da stresli zamanlardır. Ay tutulmalarının +/- 2 haftalık periyodunda insanların içgüdüsel davranmaya çok meyilli olduğu, duyguların ve subjektif yaklaşımların öne çıktığı, mental çözülmelerin yaşandığı yani duygusal ve zihinsel açıdan yoğun bir enerjinin olduğu günler yaşanır. İnsanlar ruhsal olarak farkındalıklar kazanır. Gizli saklı kalmışlar yaşanmışlıklar açığa çıkar. İhanetler, skandallar, gayri ahlaki gerçekler, gizlenmiş hamleler ve dahası Ay tutulması dönemlerin gün yüzüne çıkarak boyut değiştirir. Bu açığa çıkma durumları da insanların farkındalıklarını yükseltir. Yine bu dönemlerde uyku ve beslenme düzeninin bozulmasını çok yoğun görürüz. Aşırı uyuma-uyuyamama, aşırı yeme-yiyememe gibi durumlar önümüzdeki iki hafta bizleri zorlayabilir. Bir sonraki yazımda ise terazi tutulmasının alt dinamiklerine gireceğiz, görüşmek üzere.
AFRODİT YÜCELDİĞİ DİYARLARDA (VENÜS BALIK BURCUNA GEÇİŞ YAPIYOR)
İlişkiler ve para gezegenimiz Venüs bu gece Balık burcuna geçiş yapacak ve 5 Nisana kadar bu burçta seyrine devam edecek. Ayrıca Venüs Balıkta ilerlerken Boğadaki Jüpiter ile karşılıklı ağırlama içinde olacak. Venüs transiti o dönemdeki sevgi lisanımızı gösterir. 5 Nisana kadarki süreçte ilişkilerimizde sınırları ortadan kaldırmak isteyebiliriz. Birlikte olduğumuz kişiyle ruhsal ve sosyal anlamda bütünleşmek ve aradaki tüm sınırları ortadan kaldırarak bir olma gayesinde olabiliriz. İlişkilerimizde fedakar, uyumlu, hoş görülü ve anlayışlı davranmaya ağırlık gösterebiliriz. Karşımızdaki kişinin kusurlarını, hatalarını kabul edip affedici ve anlayışlı yaklaşabiliriz. Yine bu dönemde sevdiklerimize hediyeler almak, onlara manevi değeri olan jestler yapmak yani sevdiklerimizi onore etmek bize keyif verebilir. Sevgimizi romantik tonlarda gösterebilir, ilgimizi ve beğenimizi yoğun bir şekilde karşımızdaki kişiye hissettirebiliriz. Jüpiter ağırlaması sayesinde bu Venüs Balık transiti daha birliktelikler konusunda coşkulu, neşeli ve umut dolu yaklaşımları içinde barındıracaktır. Bu dönemde bireysel bazda ise maneviyatımıza iyi gelecek, konforumuzu arttıracak ve bize kendimizi daha değerli hissettirecek şeyler satın alabiliriz.
EKSİĞİN ÖNCESİNDE Mİ (JÜPİTER) SONRASINDA MI (SATÜRN) ?
Toplumsal gezegenler olan Jüpiter Satürn ikilisinin bireye etkisi konusunda fazlasıyla tartışma yaşanıyor. Bunun nedeni ise bazı insanların Satürn transitlerinden bazı insanların Jüpiter transitlerinden fazlasıyla negatif etki alıyor oluşu. Bir kesim için Satürn korku odağıyken bir kesim için Jüpiter baş belası. Peki bu farklılık ve durum nereden doğuyor? Şöyle ki Satürn transiti ile gelen bir olayda sürecin devamı çok önemlidir. Çünkü Satürnyen olaylarda süreç içinde hayat sizden planlı, sistematik ve sabırlı olmanızı ister. Eğer Satürn transitlerinde karşılaştığınız olayların devamında bu sabırlı, planlı ve çözüm odaklı olma halini göstermekte zorlanıyorsanız elbette ki Satürn transitleri sizler için zorlayıcı olacaktır. Bu durumda Satürnün gölgesi olan yetersizlik hissi, gelecek korkusu, düşük yaşam enerjisi ve tembellik, erteleme devreye girecektir. Yani sabrı ve disiplini olmayan için Satürnle gelen elbette korkutucudur. Jüpiteryen olaylarda ise önemli olan sürecin öncesidir. Çünkü Jüpiter transitlerinde hayat size gerçekten de bir fırsat getirir. Kucağınıza bir paket bırakır. Burada önemli olan sizin o fırsatı nasıl karşıladığınızdır. Eğer siz o fırsatı kullanabilecek bilgi birikimine ve deneyime sahipseniz işler güzel ilerleyebilir. Lakin kucağınıza gelen fırsatı değerlendirebilecek bilgiye ve tecrübeye sahip değilseniz bu sefer Jüpiterin gölgesi olan kibir ve onun doğuracağı aşırılık içeren davranışlar veya abartılı, uçuk kaçık eylemler devreye girecektir. Çünkü kendisine hazır değilken hayatın bize getirdiği bir hediye bizi şımartır. Bu bazen güç zehirlenmesi yaratır. Hatta ben bu yüzden şans aptala gülerse yıkıma dönüşür derim. Zaten bu yüzden Jüpiter bizden öğrenmeyi, ahlaklı ve erdemli olmayı, deneyip keşfetmeyi ve araştırmayı istiyor. Çünkü ancak bunları yaparsak Jüpiter ile gelen şansları şımarmadan kullanabiliriz. Kısaca birisi için bilgelik ve deneyim diğeri için sabır ve disiplin şart. İçimizde hangisi eksikse dışımızda onu bizden isteyeni suçlayacağız. Şimdi bakın hayatlarınıza, Satürnde mi zorlanıyorsunuz Jüpiterde mi?
EGOLARIMIZI TEMİZLEME VAKTİ (OĞLAKTA SON GÜNEŞ-PLÜTON KAVUŞUMU)
Yarın Oğlak burcunun 29 derecesinde Güneş-Plüton kavuşumu gerçekleşecek. Bu kavuşum hem 16 yıllık Plüton Oğlak döneminin son Güneş kavuşumu olacak hem de Oğlağın son derecesinde gerçekleşecek. Hal böyle olunca 16 yıllık bir farkındalık ve bu farkındalığın getireceği yıkım-yeniden inşa sürecine vurgu yapıyor. Hafta sonu genelinde karakterimizdeki katı, memnuniyetsiz, tatminsiz, çıkarcı, soğuk yönlerimizi fark edebiliriz. Artık bunlardan sıyrılmak, kurtulmak gerekiyor farkındalığını yaşayabiliriz. Bizi yaşlandıran veya yaşlı hissettiren yönlerimizi, korkularımızı, yetersizlik hislerimizi, kendimize vurduğumuz prangaları görebiliriz. Bunları fark edip yakıp yıkarak Plüton Oğlak dönemine vedamızı farkındalık bilinciyle yapabiliriz. Herkese iyi akşamlar.
Astrolojide Burç ile Ev Eş Değer Midir?
Astroloji paylaşımlarında gördüğüm genel bir yanlış anlaşılmadan kaynaklı bugün bu konuya bir açıklık getirmek istedim. Birçok kişi evlerle doğal akışta o eve denk gelen burcun aynı özelliği taşıdığını zannetmekte. Örnek vermek gerekirse; 1. evdeki gezegende koç burcu özelliği olduğunu, 9. evdeki gezegende yay burcu özelliği olduğunu düşünen çok kişi var lakin aslında böyle bir durum söz konusu değil. Eski kaynaklara bakıldığında bu durumun çıkışında melothesiada (vücudun çeşitli bölümlerinin gezegenlerin, horoskoptaki evlerin ve on iki burcun doğası ile ilişkisine dayanan eski bir uygulamalı astroloji dalı) evlerle burçların aynı değerlendirilmesi durumunun yattığını görüyoruz. Ama bunun üzerinden her yerde evlerle burçları bir görmek doğru değildir. Evler astrolojide nerede sorusuna cevap verir. Mekanı, çevresel faktörleri, fiziki durumu gösterir. Burçlar ise nasıl sorusuna cevap verir. Olayın nasıl olduğu, durumun nasıl gelişeceği, arketipin ne olduğu burçlardan okunur. Yani birisi nasıl sorusunun cevabı olup arketipin iç dinamiklerini anlatır, diğeri olayın yerini gösterir. Örnek vermek gerekirse: Mars 2. evde kişinin yaşam genelinde yeteneklerini kullanmak ve para kazanmak, konfor elde etmek amaçlı mücadele edeceğini gösterir. Mars Boğada olduğunda ise kişinin mücadele ettiği konularda sabırlı, dirayetli, dayanıklı olduğunu ve sahip olduğu koşulları koruma gayretinin yüksek olacağını anlatır.
YATAY VE DİKEY BAKIŞ AÇISI/MERKÜR-URANÜS OKTAVLARI
Hayatta yaşadığımız olaylara karşı genel olarak iki tip bakış açısı ve yargılama biçimi vardır. Bunları astrolojik olarak Merküryen ve Uranüsyen olarak adlandırabiliriz. İlki Merküryen yaklaşımdır. Bu yaklaşımda olayı kısa bir geçmişten değerlendirip, yakın bir geleceğe yorumlayarak ele almaktır. Bu bakış açısında aynı zamanda olayı iyi ve kötü diye ele alırız. Örnek verecek olursak eğer dişi çürüyen bir kişinin son iki aydır çok fazla hazır şeker ve asitli içecek tükettim, bu yüzden dişlerim çürüdü, önümüzdeki hafta dişçiye gideceğim için işlerim aksayacak bu yüzden bu durum çok kötü oldu demesi Merküryen yaklaşımdır. Bu yaklaşım gündelik hayatta, pratik olunması gereken konularda ve mana aramanın manasız olduğu durumlarda görülen temel yaklaşımdır. Uranüsyen yaklaşım ise olayı ele alırken çok daha uzun bir zaman döngüsüyle ele alır. Uzak bir geçmişe gider, bugünle bağlantıyı kurar ve uzak bir geleceğe bakış atar. Bu bakış açısının en önemli yanı ise iyi kötü ayrımının olmamasıdır. Örnek verecek olursak evliliğinde yaptığı davranışsal hataları fark eden bir kişinin bu durumun kaynağı olarak çocukken şahit olduğu çift yapısına inmesi sonrasında bunun için terapisti ile görüşmesi ve ardından daha sağlıklı bir bilince sahibim, artık bir sonraki kuşakta benim çocuğum daha sağlıklı bir çift yapısı görmüş olarak büyümüş olacak demesi Uranüsyen bir bakıştır. Burada kişi hataları oldu diye kendisini kötülemez, çocukluğum çok kötü diye yakınmaz, bu çocuğum için çok iyi olacak da demez. Durumu görür, en geçmişteki nedeni anlar, çözümü sağlar, çözümün geleceğe etkisini tahmin eder. İşte bu Uranüsyen yaklaşım astroloji, psikoloji, felsefe vb alanlardaki kişilerde olan veya olması gereken yaklaşımdır. Birçok astroloğun gezegen konumlarını iyi ve kötü diye ayırması Merküryen yaklaşımdır ve astrolojiyi yorumlarken fazlasıyla verimsizdir. Çünkü harita okurken gezegeni ele almak manavda sebzeyi ele almak gibi olmamalı. Bu iyi veya bu kötü dememeliyiz. Düşük, zararda diye adlandırılan Merkürlerden bilim adamı, Venüslerden Manken, Marslardan büyük asker ve sporcular çıktığını unutmamalıyız. Bu gezegen burada ne anlatır, nereden geliyor ve nasıl bir sonuç doğurur diye bakmalıyız. Dikey zihin yapısı yani Uranüsyen bakış astrolojiyi doğru yorumlamak için elzemdir.
6-12 Aksı Gezegenleri, Etkileri ve Onlar İçin İyi Karma Yaratma Yolları
Bu yazımda kişisel gezegenlerin karmik aks olan 6-12 hattındaki genel etkisinden ve bunları daha konforlu yaşamak için atabileceğimiz adımlardan bahsedeceğim. Öncelikle şunu söylemek isterim ki 6-12 aksındaki gezegenlerin faydasını kendimizden ziyade bizimle beraber olanlar görür. Çünkü 12. Ev karmik bir ev olmakla beraber kontrol dışı çalışır. 12. Evdeki bir gezegen bir önceki hayattan gelen konuları anlatır. O gezegenin temalarında elimizde olmayan şartlarla karşılaşırız. Olaylar kontrolümüz dışında gelişir. İrademiz işin içinde değildir. Hatta sadece o gezegenin konularında değil aynı zamanda o gezegenin yönettiği evin konularında kontrol sizde değildir. Mesela Venüsünüz 12. Evde olsun. Geçmiş hayattan buraya yarıda kalmış bir aşk hikayesi veya helalleşmeyi gerektiren bir para mevzusu getirmiş olabilirsiniz. Klasik olarak ise aşk ve para konularında kontrolünüz dışında gelişen durumlar yaşarsınız. Beklenmedik para kayıpları veya platonik aşk hikayeleri gibi. Bir diğer yandan Venüs haritanızda 4. Evi yönetiyorsa ailevi konular da sizin kontrolünüz dışında gelişen durumlardan ibaret olur. 6. Ev ise karmik açıdan bir önceki hayatta yapılabilecekken yapılmayan bu nedenle bu hayata gelirken yapmanın sözünü verdiğimiz konulardır. Mesela Mars 6. Evde Yengeçte ise bir önceki hayatta ailesini koruyabilecekken korumayan bu yüzden bu hayatta korumakla yükümlü olacağı bir aileye sahip olmayı kabul eden bir ruhtan bahsedebiliriz. 6. Ev klasik açıdan ise yükseleni görmeyen, yüksek çalışma ve hizmet temasını anlatan metalaşma evidir. Metalaşma diyorum çünkü 6. Evdeki gezegen temalarında kendimiz için değil çevremiz için çalışırız ve genel olarak yaptıklarımızın ederinden düşük bir karşılık alırız. O gezegenin temalarında hizmet etmeyi ve hürmet göstermeyi öğreniriz. Şimdi buraya kadar 6-12 aksından karmik ve klasik olarak kısaca bahsetmiş olduk. Dikkat ederseniz iyi veya kötü tabirlerini kullanmadım. 12. Evin kontrol dışı olmasından 6. Evin ise hizmet ve hürmet gerektirmesinden bahsettim. Bunlar iyi de olabilir kötü de olabilir. Mesela gizli düşmanlığa uğramak kontrolünüz dışındadır yani 12. Evdir ve kötüdür ama sevdiklerinizin size haber vermeden çok güzel bir sürpriz yapması da kontrolünüz dışında olup yine 12. Ev temasıdır ama güzeldir. İnsanların yok yere sizden nefret etmesi de siz özel bir şey yapmadığınız halde sizi çok seven kişilerin olması da sizin kontrolünüz dışına gelişir. 6. Ev açısından bakarsak bilimin hizmetkarı olup yıllarca gece gündüz çalışıp bilime hizmet ederek mütevazi bir hayat yaşayan ve ödüller alan insanın hayatı da 6. Evdir bir diğer yandan şirkette çok çalıştığı halde hak ettiği primleri ve maaş artışlarını alamayan çünkü yaptıklarının değeri görülmeyen insan da 6. Evdir. Yani aslında bir alanda hizmet ediyor olmanız veya bir konunun sizin kontrolünüz dışında gelişiyor olması onun iyi veya kötü olacağını göstermez. Bu yüzden 6-12 aksındaki gezegenlerle ilgili yapacağımız iyilikler bizlerin bu konularda kontrolümüz dışında gelişecek olayları karmanın ödülleri şeklinde yaşamamız için bir kapı açabilir. Yani ne kadar çok iyilik yaparsak kontrolümüz dışında gelişecek meseleler veya hizmetlerimiz karşılığında alacağımız ödüller de o kadar iyi ve güzel olabilir. Umarım anlatabilmişimdir. Bu vesileyle başlayalım:
6-12 Aksınızda Güneş varsa çocuklara, Ay varsa ihtiyaç sahibi ve yaşça büyük kadınlara, Merkür varsa öğrencilere, Mars varsa sporculara ve koruyuculara, Venüs varsa genç kadınlara, Jüpiter varsa dini kuruluşlara, Satürn varsa yaşlılara ve fakirlere yapacağımız iyilikler bizlere kontrolümüz dışındaki olayların iyiliklerle dönmesini, hizmetlerimizin ödüllerinin büyük olmasını getirebilir. Mesela 12. Evinizde Güneş varsa ve babasız kalmış bir yetimle ilgilenirsiniz, Ay varsa çocuklarıyla dul kalmış bir kadına yardım edersiniz, Merkür varsa eğitim ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan bir çocuğa destek olursunuz, Venüs varsa şiddet gören kadınlara sahip çıkan kurumlara destek verirsiniz, Mars varsa sporculara burs sağlar veya askerlere yani TSK’ya destek olursunuz, Jüpiter varsa cami gibi ibadethanelere katkıda bulunursunuz, Satürn varsa yaşlıların bakım evlerine veya Tümyad gibi sokak insanlarına sahip çıkan kurumlara destek verirsiniz vs şeklinde örnekleyebilirim.